22 Ağustos 2023 Salı

SERAMİK SANATINDA FARK YARATAN SANATÇI ''ERSOY YILMAZ''

SERAMİK SANATINA FARKLI BİR BAKIŞ 
ERSOY YILMAZ


Ersoy Yılmaz; 21. yüzyıl ''Seramik Sanatı''nda seramik yüzeyde resimsel anlatımlar denildiğinde günümüz sanatçıları içerisinde çok önemli bir yere sahiptir.

Sanatçının seramik yüzey malzemesi, tabaklar ve karolardır. Ateşe dayanıklı pigmentleri tuvaline taşırken kullandığı boy boy sulu boya fırçalarıysa en büyük yardımcılarıdır.


Yılmaz, ressamca dürtülerini seramik yüzeye aktarır.  Bu bağlam, seramik kaplarında çalkantılı iç dünyasını ve yaşadığı toplumun hallerini yansıtan İngiliz sanatçı Grayson Perry'i ve onun böylesi eserleriyle 2003 yılında ''Turner Ödülü''ne değer görülüşünü hatıra getirir. Perry'nin post-modern yakıştırması yapılan vazoları ve küpleri, seramik sanatına dair önyargıların kırılmasına yardım ederken resim-seramik birlikteliğinin çekiciliğine de işaret eder. Fakat Yılmaz'ın eserlerinin hatırlattığı esas bağlam çiniciliktir.


Zirve noktası 16. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen İznik üretimlerinin oluşturduğu Türk çiniciliği; temiz, beyaz yüzeyi, canlı renkleri ve duru, dingin, şeffaf sırıyla o dönemin teknolojisi açısından gıpta edilen meşhur Çin porselenini başarıyla taklit edebilen tabaklar, kaseler, sürahiler, karolar ortaya çıkarmıştır. Günümüzde Kütahya merkezli devam eden bu sanat bağlamında, ''sır-altı'' denilen teknikten söz edilir. Yılmaz'ın imgeleri de İznikli ataları ya da Kütahyalı akrabaları gibi ''sır'' denilen ince, camsı tabakanın altındadır.

Sanatçının 2013'te İtalyan küratör Andelinda Allegretti ile tanışmasıyla yeni bir yola giren kariyeri; esasen, Allegretti'nin belirlediği temalar üzerinden şekillenmiştir. Bu doğrultuda Yılmaz'ın eserlerinde en çok Ornella Muti, Alain Delon, Gracy Kelly ya da Claudia Cardinale gibi 60'lı, 70'li yıllar sinema dünyasının yıldız simaları ile karşılaşılır.


Elindeki ince belli bir cam bardağıyla Delon ya da süslü yelpazesiyle Cardinale, herhangi bir toplumsal ve politik bir içeriğe gönderme yapmadan, şeffaf sırın ardından öylece bakar. Bu kayıtsız duruş/bakış, belki de Yılmaz'ın elde etmek istediği şeyin ta kendisidir. İnsanın güzelliği ve derinliği, kadim bir sanat tekniğiyle öylece izleyiciye sunulur ve anlam çağrışımları için sonsuz açık kapılar bırakır. Bu çağrışımlardan biri belki de nostaljidir. 


Yılmaz, izleyicisini bu gününm hızlı ve sanal dünyasına hapsolmamaya, geçmişin güzelliğinden pay almaya davet eder. Yılmaz'ın sanatı, sır altına resimlenmiş bezen, oya gibi nakşedilmiş imgelerle var olur.

Sanatçı, seramik denildiğinde akla ilk gelen tüm formlardan uzaklaşarak ve malzemeyi bambaşka bir şekilde kullanarak seramik sanatına farklı bir bakış getirir. 

Funda Tümer ''SANAT ve 21. YÜZYIL'' adlı kitabından alınmıştır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder