7 Eylül 2015 Pazartesi

SERAMİK SANATI'NDA FARK YARATAN SANATÇI; ERSOY YILMAZ

SERAMİK SANATI'NDA 
FARK YARATAN SANATÇI
ERSOY YILMAZ
SERAMİK SANATI'NDA FARK YARATAN SANATÇI
ERSOY YILMAZ
Seramik Sanatçısı Ersoy Yılmaz çalışmaları, yüzeysel seramik dekorasyonu, özellikle       ''sır-altı'' tabir edilen teknik üzerinde yoğunlaşır. Geleneksel Çini Sanatı'mız da kullanılan bu teknik, sanatçının çalışmalarında, incelikli ton geçişleri ve kimi zaman suluboya tadında etkiler içeren daha resimsel bir tarza evrilerek Seramik Sanatı'na başka bir boyut kazandırmaktadır.
Eserler karşısında seramik ve resim sanatının bu kadar başarı ile bir araya gelmesi karşısında etkilenmemek mümkün değildir.
Fırçanın kullanılışından başlayan başarı, sır ile bütünleştiği anda ortaya muhteşem bir manzara çıkmaktadır. Her tema ve figürün işlenişindeki en ince detay, esere her bakışta, farklı bir yere götürmektedir.
Sanatçı "tuval" olarak, çoğu zaman kenarları hafifçe kıvrımlı düz, dairesel tabak formlarını tercih etmektedir. Bu formlar için şeffaf, parlak bir sırda karar kıldığı dikkat çekmektedir. Bu iki özelliğin kompozisyonla doğrudan ilişkili olduğu açıkça görülmektedir. Tabağın kenar kıvrımlarında hafifçe eğilip bükülen imge, bir kez de parlak sır üzerinden yansıyan ışıkla değişime uğramaktadır.
İKİLEM'DE DENGE!..
Sanatçı ile özdeşleşen bu özellikler, resim mi- seramik mi ikileminde dengeyi seramik lehine bozar. Kuvvetli işlev çağrışımıyla tabak formu da, diğer yandan oldukça özgün bir tarzla ele alınmış pişmiş-toprak bir nesne ile yüz yüze olduğumuz fikrini pekiştirir.
Sanatçı bu tarzdaki çalışmalarını '' Sır-altı Düşler'' adıyla ilk kez 2010 yılında Ankara'da sergilemiştir. Sergilendiği günden itibaren gerek yurt içi gerekse yurt dışında başta İtalya olmak üzere büyük ilgi görmüş ve önemli koleksiyonlardaki yerini almıştır.
Sanatçı'nın eserleri kadar eserlerine verdiği isimlerde dikkat çekmektedir. ''Meşhud'', ''Mütebessim''  en dikkat çekenlerinden birkaç örnektir.
Teknoloji ve hız... 
Belirli dönemlerde farklı temalar işleyen sanatçı yeni konseptini '' Teknoloji ve hız insanı bireyselleştiriyor, yalnızlaştırıyor ve kendi içine hapsediyor. Bu korkunç tempo içinde insan düşünemiyor, derinleşemiyor. Nasıl derinleşsin ki, bir Fransız düşünürün dediği gibi "düşünmek için durmak gerekir". Kan ter içinde koşan insan düşünebilir mi? Çalışmalarımda eşyaya bakışı, ama sükunet halindeki insanın bakışını yakalamaya çalışıyorum. Masadaki bir bardak çay ya da demlik, hem bir eşyaya dalıp gitmiş derin bakışları, hem de teknolojiyle izole edilmiş yalnız insanı simgeliyor.'' ifadesi ile anlatmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder